Yükleniyor...









Hoşgeldiniz!

Kliniğimiz 2012 senesinde diş hekimliğinin birçok dalında klinik tecrübeye sahip, uzman bir ekiple yola çıkmıştır. Zaman içinde ağız, diş ve çene rahatsızlığına sahip bir hastanın başka bir klinik veya başka bir uzman gereksinimi duymadan tüm sorunlarının aynı çatı altında çözülebileceği bir klinik halini almıştır.
Hastalarımızın ihtiyaçları doğrultusunda tedavi protokolleri klinik konsültasyondan geçtikten sonra, en uzun ömürlü, hızlı, modern yaklaşımlara uygun olarak hastalarımıza sunulmaktadır. Empati duygusu yüksek ve samimi yaklaşıma sahip doktor ve asistanlarımız hastalarımızı rahat ettirmeye yönelik ideal ortamı yaratmak için çaba içindedirler. Hedefimiz kliniğimizden ayrılan her hastamızın mutluluğu üzerine kurulmuştur.
"Mutluluk ve sağlıkla gülen bir hasta!" Clinic 7'nin tek misyonudur.

Merak Ettikleriniz

Diş ağrıları genellikle diş ve/veya dişeti kaynaklı meydana gelmektedir. Diş kaynaklı ağrılar çürüğe bağlı madde kaybına uğramış dişlerde çürüğün ilerleyerek pulpa adı verilen dişin sinirini enfekte etmesinden kaynaklanır. Dişeti kaynaklı ağrılar ise bakteri depositinin dişetinden kemiğe geçerek bir abse oluşturmasıdır. Her iki kaynaklı diş ağrıları ağrı kesici ve antibiyotik medikasyonuyla geçici bir çözüm bulurken hekim müdahelesi olmadan geçmezler. Bu nedenle ağrı esnasında çürük dişin içine alkol, alkollü içki, aspirin veya benzeri herhangi bir madde konulmamalıdır, bu uygulamanın diş ve özellikle dişetine ciddi anlamda zararı vardır.
Ağız kokusunun nedeni % 90 diş, dişeti ve ağız kaynaklıdır. Diğer nedenleri sindirim, solunum sistemleri ve sistemik hastalıklardır (diabet vs.). Ağız kokusu için çiğneme sonrası yemek artıklarının sıkışıp kalacağı ve fermentasyona uğrayıp kokuya dönüşecek alanlara gereksinim vardır. Çürük veya kırık dişler, dişlerin etrafında cep oluşturmuş hastalıklı dişetleri ağız kokusu için primer nedenlerdir. Dişetinde iltihaba neden olacak düzensiz kenar uyumlu dolgular, dişeti ilişkisi bozuk hijyenik olmayan sabit veya hareketli protezler de ağız kokusuna neden olacak faktörlerdir. Tüm bunların yanında hastaların hijyen alışkanlıklarını da göz ardı etmemek gerekmektedir. Ağız kokusu ancak uzman bir tedavi planlamasından sonra ortadan kalkabilir.
İmplant tedavilerinde uygulanan titanium metali uzun süreli araştırmalardan sonra ağızda uygulanmaya başlanmıştır. Bugüne kadar rapor edilmiş hiçbir yabancı cisim reaksiyonu tespit edilmemiştir. Kemik ile entegre olabilecek, kemik tarafından sarılacak kadar, vücut doku ve organları ile biyolojik uyumlu bir materyaldir. İmplant tedavileri son derece hassas, komplike ve uzun soluklu tedavilerdir. Bu nedenle diğer konvansiyonel tedavilere oranla ilk bakıldığında daha pahalı gibi görülmektedir. Ancak böyle bir karşılaştırılma yapılırken maddi değerin yanında biolojik değerin de önemli olması, doğala en yakın çözüm olması, ağızdaki fonksiyon süresinin de göz önünde tutularak değerlendirilme yapılması en sağlıklı ve ekonomik tedaviyi ortaya çıkarmaktadır. Tıbbın hiçbir dalında olmadığı gibi implant destekli protezlerin ağızdaki fonksiyon süresi için ömür boyu diye bir yorum getirilemez. Böyle bir yorum öncelikle sistemik (hızlı kemik kaybı ve enfeksiyona neden olabilecek hastalıklar) ve lokal (aşırı sigara, alkol kullanımı, gerekli ağız hijyeni uygulanamaması vs.) etkenler dışarıda tutularak yapılabilmelidir. Bununla beraber alternatif konvansiyonel tedavilere oranla çok daha uzun ömürlü ve çok daha doku koruyucu bir tedavi yöntemidir.
Hiç vakit kaybetmeden bir dişeti hastalıkları ve cerrahisi uzmanına (periodontolog) başvurulmalıdır. Kanayan dişeti, hastalıklı, iltihaplı ve enfekte diş çevresi dokuların göstergesidir. Enfekte dişeti, bağdokusu ve hatta kemiğin ileri tekniklerle iltihabından arındırılması gerekmektedir.
Diş çekimi sonrasında mutlaka o bölgede çekilen dişin görevini üstlenecek sabit bir köprü protezi veya implant destekli bir protez mutlaka planlanmalıdır. Bir diş eksikliği hastaya başlangıç yıllarında olmasa dahi uzun dönemde çok yüklü bir biyolojik fatura çıkartır. Bu diş eksikliğine bağlı çenelerin birbirleriyle kapanış problemi, hijyen zorluğuna bağlı arayüz çürükleri ve ileri dişeti ve kemik kayıpları hastanın yaşayacağı sorunlardan sadece birkaçıdır.
20 yaş dişlerinin sürememe durumunda meydana gelen ve akut perikoronitis adı verilen bu durumda dişin üzerindeki dişeti ödemli, enfekte ve ağrılıdır. Ağız kokusuna da neden olacak böyle bir durumda antibiyotik kullanımı geçici bir çözüm olacak, enfeksiyona neden olan etken hala ağızda kalacaktır. Bu tipte dişlerin cerrahi olarak çekilmemesi, mevcut enfeksiyonun başka bir organa aktarılma riskini de hastaya yüklemektedir.
Yerinden çıkmış, fırlamış bir diş ağızın içinde, dil altında ıslak bir ortamda veya bir süt kabının içinde vakit kaybetmeden bir dişhekimine getirilmelidir. Bir saat gibi bir süre içinde yerine yerleştirilmiş dişlerin canlılıklarını yitirmedikleri klinik araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Bu tür sık uygulanan bir yöntemin diş minelerine bir zararı yoktur. Kullanılan kontrollü kimyasal ajan mine üzerinde değil, dişe asıl rengini veren altındaki dentin denilen doku üzerinde etkilidir.